
Kundaklama ve Sabotaj![]()
Kötü amaçlarla bir binayı, herhangi bir malı veya araziyi ateşe vermeye “kundaklama” ve “kundakçılık” denilmektedir. Kundaklama için kullanılan, çam tahtası içine yerleştirilmiş kav ve kükürtlü maddelerden oluşan, paçavraya “kundak” adı verilir. Kundak; Rumca bez sözcüğünden gelmiştir. Kundakçılık kavramı da Türkçeye “yağlı bez ile tutuşturmak” anlamındaki “kundak sokmak” deyimi yoluyla girmiştir. Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği’ne göre; bir ülkenin, barışta ve savaşta milli savunma tedbirlerini, ekonomik faaliyetlerini, devletin icraatını, milletin birlik ve moralini bozmaya yönelik girişim, hareket ve faaliyetlerine sabotaj denilmektedir. Sabotaj kelimesi Türkçeye Fransızca sabotage sözcüğünden geçmiştir. Kelime anlamı yıkmak, parçalamak, kullanılmaz hale getirmektir. Sabotajın ve kundaklamanın amacı; ekonomiye zarar vermek, dikkat çekerek kamuoyu yaratmak, terörizme destek vermek, korku yaratmak, halkın moralini bozmak, halkı ayrıştırmak, misilleme yapmak veya öç almaktır. Endüstriyel tesisler, depolar, ulaşım tesisleri, fabrikalar, sosyal tesisler, iş merkezleri, alış veriş merkezleri, şirket merkezleri, insanların toplu bulundukları yerler, kıymetli evrak ve malzemelerin bulunduğu yerler sabotaja ve kundaklamaya karşı duyarlı hedeflerdir.
KUNDAKLAMA Hızlı yanması için, eskiden çam tahtası katrana daldırılır veya yağlanırdı. Yangın çıkarmak isteyen kişi; bu kundağın içindeki kavı yakar; sonra onu gizlice evin kapısının veya penceresinin önüne yerleştirir, bazen de bir taşa bağlayıp evin içine atardı. Kundak içinde parlayan kükürt yağlı çam tahtasını yakar; yükselen alevler boyalı evleri kolayca tutuştururdu. Günümüzde kundaklama daha farklı şekilde genellikle patlatma ile veya sodyum, potasyum bileşiklerinin suyla temas ettirilmesi suretiyle yapılmaktadır. Kundakçılık kasıtlı ve kötü amaçlı olması yönüyle kazara meydana gelen yangınlardan ayrılır ve yasalara göre suçtur. Eskiden İstanbul yangınlarının çıkış nedenleri arasında ilk sırayı kundaklamalar almıştır. Hükümete karşı beslenen hoşnutsuzluğun belirtilmesi, hükümetin aldığı kararların protesto edilmesi, azınlıkların devleti yıpratmak istemesi, efendilerine kin bağlayan besleme ve uşakların intikam hırsları, sadrazamın görevden aldırmak istenmesi, hırsız ve yağmacıların kasıtları gibi nedenlerle yangınlar kundaklanırdı. Görevleri arasında yangın söndürme işi de bulunan yeniçerilerin göz koydukları zengin evlerini, söndürme bahanesiyle soyup yağmalamak için kundak koydukları da görülmüş. Yangınların ardından mutlaka bir soruşturma açılırdı. Kundak bir taşa bağlayıp evin içine atıldığından, yangının ilk çıktığı yerde taşa rastlanırsa yangının kasıtlı olarak çıkartıldığı anlaşılırdı. Bir kişi kundakla yakalandığında derhal orada infaz edilirmiş. Cesetleri sokaklara serilip kafaları bacaklarının arasında, ağızlarına kundak veya bir tutam kibrit tutuşturulurmuş. Sultan I. Abdülhamit (1774-1789) tahta çıktığı dönemde kundak konularak çok sayıda yangın çıkarılmıştır. Bu dönemde kundaklama ile yüz kırktan fazla yangın çıkmıştır. 1782 yılında günde üç beş yerde çıkarılan yangınları kundaklayanlar bir türlü bulunamaz. 9 Eylül 1785 günü on beş ayrı kundaklama olur. Bunun üzerine Sadrazam İzzet Mehmet Paşa görevden alınır. İspatlanamasa da birçok yangının kundaklama ile başlatıldığı tahmin ediliyordu. Yeniçeri Ocağı’nın dağıtılmasından sonra yeniçeri eskileri, Patrona Halil isyanı ve Kabakçı Mustafa isyanlarında isyancılar, kazanılan savaşlardan sonra öç almak isteyen düşman taraftarları, Tanzimat ilanı gibi batılılaşma hareketlerini uğursuzluk olarak göstermek isteyen yobazlar ve hükümeti yıpratmak isteyen muhalifler kundaklama ile çok sayıda evin kül olmasına sebep olmuşlardır.
İkinci Meşrutiyetin ilanından (23 Temmuz 1908) bir ay sonra 23 Ağustos 1908 günü Saraçhanebaşı’nda başlayan Çırçır Yangınıyla ilgili kundakçılık yaptıkları şüphesiyle tutuklanan on kişiden beşinin suçlu olduklarına dair yeterli kanıt olduğu açıklanmıştır. İstanbul’un işgali sırasında 2 Temmuz 1919 günü Kuruçeşme ve Karagümrük’te meydana gelen iki büyük yangından sonra, Fevzi Paşa tuttuğu günlüklerde yangınların Rum ve Ermenilerin kundakla başlattıklarını bilhassa büyük binalara ve saraylara musallat olduklarının rivayet edildiğini yazmıştır. İstanbul yangınlarının sebeplerinden biri de yeniçerilerin haraç almak için bilerek yangın çıkarmalarıdır. Binalar çoğunlukla ahşap olduğundan yangın çıkan binanın yanındaki ev ve dükkânların yıkılarak yangının olduğu yerde kalması ve yayılmasının önlenmesi sağlanırdı. Ev sahipleri binalarının yıkılmaması için büyük haraç verirdi. Kundakçıların bir eve kundak koyup yandaki evi kurtarma bahanesiyle yağmaladıkları da çok olmuştur. Bazı yangınlardan sonra, kâgir yapıları özendirmek isteyen yöneticilerin kundakladığı dedikoduları da yayılmıştır. Fatih yangınını hükümetin kundakladığı, Edirne yangınını belediye reisi Dilaver Bey’in kasten söndürtmediği söylenmiştir. Söylentilerin ve dedikoduların çoğunluğu saçma sapan asılsız iddialar olmakla beraber, içlerinde şüpheleri doğrulayan gerçeklerin de bulunduğu da kuşkusuzdur. SABOTAJ Sabotaj eyleminde bulunan kişiye sabotör denilmektedir. Sabotörlerin faaliyetlerini önceden kestirilmesi çok güçtür; iyi eğitim görmüş bir profesyonel, özel olarak yetiştirilmiş bir ajan veya bir amatör, bölücü örgüt sempatizanı bir personel veya işinden memnun olmayan bir çalışan olabildiği gibi hiçbir amaç taşımayan dengesi bozuk bir kimse de olabilir. Birçok sabotaj yöntemi mevcuttur. En fazla zarar patlayıcı maddelerle yapılan sabotajlarda görülmektedir. Kırma, kesme, delme, aşındırma, kirletme, değiştirme, çarpma gibi mekanik yöntemler de kullanılmaktadır. Sabotajlar arasında kundakçılık yani yangın çıkarmak da önemli yer almaktadır. Psikolojik sabotajın kontrol ve müdahalesi çok güçtür. Dedikodu ve söylentilerle paniğe neden olabilirler. İnsan zafiyetlerinden istifade edilebilir. Havalandırma ve klima sistemine karıştırılan zehirli ya da uyuşturucu maddeler katılabilir. Tesisteki mağazalarda satılan giysi, oyuncak vs. gibi mallara şırıngayla kimyasal (tuz ruhu, çamaşır suyu vb.) enjekte edilmesi ya da sıkılması olabilir. Sabotörler; sabotaj yapacakları yerleri seçerken, işletmenin ekonomik ve teknik açıdan önemini ve değerini, işletmenin faaliyetini durduracak veya sekteye uğratacak hassas noktalarını, hedefin sabotaja karşı duyarlılığını, hedefe yaklaşabilme imkânlarını, hedef bölgesinde çalışan personelden yararlanabileceği kişileri, hedefe hangi yöntemle zarar verilebileceğini araştırır. Sabotajlara karşı alınabilecek tedbirlerin başında fiziki güvenlik tedbirleri ve elektronik güvenlik tedbirleri gelmektedir. Çalışan personelin bilinçlendirilmesi, personel ve ziyaretçilerin kontrol ve denetimi önemlidir. İşletmenin sabotaj planları hazırlanmalıdır. Teknik, mekanik ve elektronik sistemlerinin güvenliği öncelikle ele alınmalıdır. İşletmeye gelen malzeme, posta ve kargonun kontrolü yapılmalı, işletmede çalışan veya hizmet sağlayan yabancı personel soruşturmalıdır. Patlayıcı, yangın türü sabotajlar sonrasında müdahale için gerekli söndürme malzemeleri bulundurulmalıdır. Şüpheli cisimlerin yakınına yaklaşılmamalıdır. Şüpheli bir cisme dokunmak, kaldırmak veya açmak kesinlikle yanlıştır. Bu yalnızca bomba imha uzmanları tarafından yapılmalıdır. Şüpheli bir cisim tespit edildiğinde acil durum telefonunu aramak suretiyle güvenliğe ve polise bilgi verilmelidir. Beklenilmeyen bir mektup veya paketin posta yoluyla gelmesi ve postadan şüphelenilmesi durumunda kesinlikle paket sıkılmamalı, kıvırmamalı, katlanmalı ve hareket ettirilmemelidir. Göndereni belli olmayan şüpheli mektuplar, saat tıkırtısı gibi veya farklı bir ses duyulan posta paketleri ve koku hissedilen postalar tehlikeli olabileceği unutulmamalıdır. Topluma açık işyerlerine isimsiz ihbarlar sık yapılır. İsimsiz ihbar, genelde ihbar edenin, kimliğini açıklamaksızın, bir patlayıcı madde saldırısının telefon aracılığıyla haber verdiği durumdur. İhbarı alan kişi konuşmayı mümkün olduğu kadar uzatarak olabildiğince fazla bilgi almaya çalışmalıdır. Eğer mümkünse ikinci bir kişiye daha bu konuşma dinletilmeli ve derhal güvenlik görevlisi talep edilmeli ve gereken bilgiler verilmelidir. İş saatleri içinde kapalı alanlarda patlama olması durumunda, güvenlik görevlileri bir ikinci patlama ve/veya yangın ihtimaline karşı binayı derhal tahliye ettirmelidir. Ayrıca, patlama sebebiyle çıkabilecek yangınlara karşı kat yangın sorumluları ve yardımcıları da çıkış bölgelerinde insanların boşaltılmasında görev almalı, kimsenin kalmadığından emin olmalıdır. Yangın varsa yangın ekibi tarafından mevcut ekipmanlarla yangına müdahale edilmelidir. Görevliler tarafından araştırma yapılmakta olduğu göz önünde bulundurularak, patlama bölgesine girilmemeli, güvenlik görevlilerince oluşturulan emniyet şeridi geçilmemelidir. Güvenlik güçleri olaya müdahale edip, bina tamamen arındırıldıktan ve tehlikenin kalmadığı ilan edildikten sonra binaya girilmesine izin verilmelidir. İlginizi çekebilir... Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç Anısınaİstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak uzun süre görev yapan Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç; yangın güvenliği konusun... Yangının Kaynağını BulunGöreve başlayalı birkaç ay olmuştu. Bir yaz sabahı erkenden telefon çaldı.... Söndüğünden Emin OlmakJaponya'da itfaiye eğitimi yaptığım sırada hocalar derslerde 'Yangının söndürüldüğünden emin olun, söndüğüne karar verdikten sonra en az yarım... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.