Her yıl 25 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında kutlanan İtfaiye Haftası nedeniyle açıklamada bulunan Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner, fabrika yangınları konusunda farkındalığın artması gerektiğini belirterek “Türkiye ekonomisini ayakta tutan dev sanayi kuruluşlarımızı yangın felaketinden korumalıyız. Klasik itfaiyecilik faaliyetleriyle bu kurumları koruyamayız. Özellikle ihracat yapan sanayi kuruluşlarımızın bu konudaki farkındalığı artmalı. Her yangının uzmanlığı farklıdır, her yangın türü kendine özgü bilgi ve beceriler gerektirir. Her yıl ülkemizde gerçekleşen 1500 fabrika yangınından dolayı 250 milyon avro’nun üzerinde sadece ekipman ve bina kaybı yaşanıyor. Ancak daha da önemlisi olası büyük bir yangında sanayiciler can ve mal kaybının yanı sıra yurtdışı pazarlarını da kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler.’’ dedi.
Türkiye’nin ilk ve tek endüstriyel yangın ve itfaiye hizmetlerini veren Falckon’ un Genel Müdürü Anıl Yamaner, İtfaiye Haftası çerçevesinde açıklamada bulundu. Yamaner, Türkiye’nin yaklaşık 300 yıllık köklü ve güçlü bir itfaiyecilik geçmişine sahip olduğunu, yangınla mücadelede özverili ve başarılı bir süreç yaşandığını söyledi.
Anıl Yamaner, itfaiye teşkilatlarının dünyada daha çok konut yangınlarını söndürmek üzere şekillendiğini belirterek ancak bu anlayışının yavaş yavaş terk edildiğini söyledi. Her yangının farklı bir uzmanlığı olduğunu belirten Yamaner ‘’Her yangın türü kendine özgü bilgi ve beceriler gerektirir. Farklı yangınlarla mücadele edebilmek için farklı uzmanlıklara sahip ekiplerin olması ve gerektiğinde koordineli bir şekilde çalışabilmeleri önemlidir. Orman yangınları, geniş alanları kapsayan ve hızlı yayılan yangınlardır. Bu tür yangınlarla mücadelede, arazide ilerleyebilen ve hava araçları ile koordineli çalışabilen özel ekipmanlar ve taktikler gerekli. Konut yangınlarında insanların tahliyesini sağlamak ve yangının yayılmasını önlemek öncelikli önem taşır. Belediyeler bu alanda eğitimli ve tecrübeli ekiplere sahiptir. Endüstriyel yangınlar ise fabrikalar, üretim tesisleri ve kimyasal tesisler gibi yapılarda meydana gelen yangınlardır. Bu tür yangınlarda, yangına neden olan maddeyi ve üretim prosesini göz önünde bulundurmak ve tehlikeli kimyasallara karşı gerekli önlemleri almak gerekir. Bu alanda uzmanlaşmış ekipler, yangının kontrol altına alınması ve tesislerin zarar görmesinin en aza indirilmesi için özel bilgi ve becerilere sahiptir.’’ diye konuştu.
Riskin en büyüğü farkında olmadığımız risktir
Dünyada artan büyük fabrika yangınlarından sonra endüstriyel itfaiyeciliğe ilginin arttığını söyleyen Yamaner, Türk sanayicisinin de bu konuda farkındalığının son yıllarda yükselmeye başladığını söyledi. Yamaner “2013 yılında bu alanda çalışmaya başladığımızda sanayiciler ‘Böyle bir iş mi olur ?’’ diyorlardı. Şu anda ise birçok şirket biz onlara ulaşmadan bize ulaşıyor. Çünkü gün geçtikçe tehdidin boyutu anlaşılmaya başladı. Çok sayıda şirketin yangınlardan sonra iflasa kadar giden süreçler yaşadığına dair haberler sıklıkla medyada yer alınca dikkatleri üzerimize çektik. Örneğin KOBİ ölçeğindeki bir şirket, işletmesini sigortalatıyor. Bir yangın sonrasında ise sigorta zararını tanzim ediyor. Ancak dev şirketlerin bu kadar şansı olmayabilir. Çünkü sigorta zararı karşılaşa bile, o fabrikanın yeniden faaliyete geçmesi aylar, hatta yıllar alabiliyor. Bu üretim kaybı aynı zamanda müşteri kaybı demektir. Tedarik zincirinden o işletme koptuğu anda, şirketin geleceğini de kaybedersiniz. Hiçbir sigorta firması kaybettiğiniz müşterinizi karşılamaz. Yangın sonrası bu çok sık rastlanan bir durum. O nedenle büyük firmalar bu alana önem veriyorlar. Her yıl ülkemizde gerçekleşen 1500 fabrika yangınından dolayı 250 milyon avro’nun üzerinde sadece ekipman ve bina kaybı yaşanıyor. Ancak daha da önemlisi olası büyük bir yangında sanayiciler can ve mal kaybının yanı sıra yurtdışı pazarlarını da kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler. ’’ diye konuştu.
Can ve çevre güvenliği ve iş devamlılığı
Endüstriyel yangınların en çok kimya, kağıt, tekstil, metal/otomotiv ve plastik sektörlerinde yaşandığına dikkat çeken Anıl Yamaner, bu tür kurumlarda risklerin doğru tanımlanması ve endüstriyel itfaiye hizmeti alınması gerektiğini söyledi. Belediye itfaiyelerinin temel görevinin çevreye verilecek zararı sınırlandırmak olduğunu ifade eden Yamaner ‘’Yangınların önüne geçmek için tesislerin günlük çalışmaları içerisinde muhtemel yangın risklerini takip eden bir acil durum yönetiminin olması büyük önem taşıyor. Riskin en büyüğü farkında olmadığımız risktir. Burada da devreye acil durum müdahale ekiplerinin profesyonellikleri ve uzmanlıkları giriyor. Endüstriyel tesislerde yaşanabilecek yangınlara karşı her an hazır olan, tesisi iyi tanıyan uzman bir ekibin bulunması şart. Yerleşke içerisindeki endüstriyel itfaiyecilerin temel görevi yangının çıkmasını engellemek, can ve çevre güvenliğini temin etmek ve de iş devamlılığını sağlayabilmektir. Endüstriyel tesislerde ilk 3 dakika doğru müdahale edemezsiniz yangını söndüremezsiniz. Bu kapsamda biz de Falckon olarak sanayi kuruluşları için yangınla mücadele hizmeti, yangın eğitimi ve yangın danışmanlığını kapsayan entegre bir hizmet veriyoruz. Bu tesislerde çalışanların ve üretimin yangınlardan etkilenmemesi için tüm tesisi uluslararası standartlarda hazır hale getiriyor ve koruyoruz. Türkiye’nin önde gelen birçok sanayi kuruluşunda 400’ün üzerinde itfaiye ekibimizle hizmet veriyoruz’’ dedi.
R E K L A M