olsa da çok yavaş bir çıkış söz konusudur. Yüksek konut yapılarında ise yönetmelik ve yaptırımların etkisi görülmektedir. Sprinkler sistemlerinin yüksek yapılar için zorunlu hale getirilmesi nedeniyle 1985 yılında %11,8 olan yangınlardaki sprinkler kullanım oranı 1998 yılında %35 oranına ulaşmıştır. Konut sayısının fazlalığı düşünüldüğünde bu yıllar arasında değişen %23,2'1ik sprinkler kullanım oranı artışını genel yüksek konut yapılarında kullanılan sprinkler sistemleri ile ilişkilendirildiğinde , yüksek konutlarda ki eğilimin olumlu gelişmeler gösterdiği görülmektedir. Bu oranlara bu aktif yangın güvenliği sistemlerinin müdahalesi ile söndürülmüş kayıtlara geçmemiş vakalar da eklenirse konut yüksek yapı ları nda aktif yangın güvenliği sistemlerinin hızla yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Sprinkler kullanımı yüksek otel yapılarında hızla artmaktadır. Otel yapılarında özellikle risk oluşturan unsur malzeme kullanımına bağlı yangın yüküdür. 1985- 1998 yılları arasında gerçekleşmiş yüksek hastane yangınları incelendiğinde yangın güvenliği sistemlerini kullanım oranları yüksek yapılarla alçak yapılar arasındaki fark azalmaktadır. Alçak yapılarda yangın güvenliği sistemleri yüksek yapılara yakın oranlarda görülmektedir. Diğer yapı kategorileri ile karşılaştı rı ldığında özellikle %90'ın üzerinde oranlarda duman algılayıcıları ve alarm sistemleri görülmektedir. Sprinkler sistemlerinin kullanımı ise %60'1ardan %80'1ere yükselmiştir. Bu oranlar tüm yüksek yapı kategorileri arasında en yüksek yangın güveni iği kullanım oranlarıdır. Hastanelerde yatan hastaların kaçış konusunda sorun yaşayabilecekleri düşünüldüğünde diğer yapı kategorilerine göre hastanelerin özel bir yeri ve önemi olmalıdır. Son yıllarda yangın geçirmiş yüksek ofis yapılarında %60 oranının üzerinde aktif yangın güvenliğinin bulunması olumlu olarak düşünülebilir. Alçak ofis yapılarında sprinkler kullanımı düşük görülmektedir. Özellikle duman algılayıcı ve alarm sistemlerinin bir çok kategoride oransal olarak %90'ın üzerine çıktığı düşünüldüğünde büyük bir kullanım payının olması sevindiricidir. Sprinkler ~istemlerinin kullanımının da oldukça arttığı görülmektedir. Bu oranların yaşanan yangın olaylarının geçtiği yapılar için tutulduğu düşünüldüğünde genel kullanımın daha da fazla olması gerekmektedir. Çünkü bu aktif sistemlerin engellediği raporlanmamış birçok yangın olabilecek başlangıç gerçekleştiği varsayılabilir. Dayanımlı konstrüksiyon için özellikle betonarme yapım sisteminin çok olduğu ülkemizde oranların ülkemizde yüksek olduğu düşünülebilir. Bu çelik taşıyıcı sistemin ülkemizde yüksek yapılar için hemen hemen hiç kullan ı lmadığı ve aktif sistemlerin henüz açıklanan oranlara ulaşamadığı ile açıklanabilir. Aktif sistemlerin artması oranlarda, daha doğrusu yapıya yapılan yatırımın taşıyıcı sistemde azalmasına neden olduğu görülmektedir. Ülkemizde yüksek yapılarda aktif sistemlerin bu yüksek oranlarda kullanımından söz etmek pek mümkün değildir. KAPAK KONUSU 1 Ne yazık ki ülkemizdeki yüksek yapılarında bu yangın güvenliği oranlarını yakalamak mümkün görülmemektedir. Bu nedenle yüksek yapı lar için güvenlik önlemleri alınması gerekmektedir (6). 4. YÜKSEK YAPI YANGIN ÖRNEKLERiNİN İNCELENMESİ 4.1 Betonarme Taşıyıcılı Yüksek Yapı Yüksek yapılarda gerçekleşen yangın olayları incelendiğinde temelde malzeme kullanım ın ın ve iç mekan dekorasyonunun yoğun kullanılıp yangın yükünün arttırı l ması sonucu çıkan yangınlar ile karşılaşılmaktadır. Tae Yon Kak Oteli Yangını, Seoul, Kore, (25 Aralık 1971). Merdivenler ve şaftların özellikleri dumanın, toksit gazların ve yangının tüm katlara, kaçış yollarına yayılımına izin vermiştir. Ayrıca havalandırmalardan da duman yayılımı oluştu. Şaftların açık bırakılması kaçış yollarına duman ve ısı dolması ile sonuçlandı. Bu yangında kaçış yollarının sürekliliğinin önemi anlaşı l maktad ır. Planlama ve malzeme kullanımında yapılan hatalar büyük bir yangına sebep ol muştur. Bitiş malzemelerinin yüksek yap ılarda yangın güvenliği düşünerek seçilmesi gerekliliği anlaşılmaktadır [7].
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=