Article TİMUÇİN ALPLAY SigortaEksperi İ.Ü. S.B.M.Y.O Öğretim Görevlisi ÖZGEÇMİŞ ÖZET . .. .. SiGORTA SEKTORU, DEPREM ve RİSK YÖNETİMİ lnsurance Sector, Earthquake and Risk Management Öncelikle, deprem konusunda bir sigortacı olarak ufkumu genişleten ve yeni yeni bakış açıları edinmemi sağlayan sayın Ahmet Mete lşıkara'ya teşekkürlerimi ve şükranları mı sunuyorum. Çünkü biz sigortacıları n 60-70 yılda anlatamadığı deprem riskini; semt semt, şehir şehir ve hatta okul okul gezerek anlattı ve bu gerçeği Türk Toplumunun kafasına adeta kazıdı. Sayın lşıkara'nın dile geti rd iği o gerçeğin ne olduğunu artık hepimiz biliyoruz. "Türkiye bir deprem ülkesidir. Zamanı bilinmemekle beraber, bu topraklarda büyük ya da küçük boyutlu depremler olacaktır. Önemli olan deprem öncesinde, deprem sırasında ve deprem sonrası nda gerekli önlemleri (bilimsel çalışmaların ışığı altıda ve hiç zaman kaybetmeden) almak ve bu önlemler için topyekün çalışmaktır." Sayın lşıkara'nın gösterdiği bu özverili çabalar, hem şu anda bizim için, hem de bizden sonraki kuşakların yaşama şansı ve yaşama standardı açılarından çok büyük önem taşımaktadır. Ayrıca Sayın lşıkara'nın yaptığı çal ışmalar, sigorta sektörünün geleceği için de önem taşımaktadır. Çünkü depreme karşı alınan her önlem can ve mal kaybını azaltmaktadır. Can ve mal kaybının azalması, ulusal ekonomimizin ve sigorta şi rketlerinin çok büyük yara almadan varl ı kl arını sürdürebilmeleri anlamını taşımaktad ır. Tüm kunım ve kişi leri n bu çabalarını ; 17 Ağustos Marmara Depreminde görev yapmış bir sigorta eksperi olarak ayrıca önemsediğimi de ifade etmek isterim. Bundan sonra deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmiş olabiliriz,bu olgunun Demokles'in kıl ıcı gibi başımızda sallandığı nı da algılamış olabiliriz ancak tabii bunlar da yeterli değil. 17 Ağustos'un o acılı ve kederli günlerinde göçük altından ve yı kı ntıların içinden, insanlarımız şöyle haykırıyordu; "Kurtar Bizi Baba". Baba kim? Devlet, ya da o dönemde devleti temsil eden Cumhurbaşkan ı. "O", devleti ve o babayı düşünün ki deprem felaketinin yaşandığı ana kadar tam 18 kez imar affı çıkarmış.Bu imar afları sayesinde kamuya ait alanlar yap ılaşmaya uygun olsun olmasın adeta talan edi l mişti r. Yağmalanan kamu alanları hiçbir mühendislik hizmeti almadan büyük bir hızla kırmızı kiremitli ucube/çarpık kentlere dönüştürülmüştür. Halkımızın; felaketin katsayısını çoğaltan bu Yangın ve Güvenlik m Sayı 70 Nisan 2003 zihniyetteki bir devlete ve o devleti temsil eden kişilere "kurtar bizi baba" diye yalvarmasını istemiyorum. Toplum olarak ve birey olarak artık bu anlayıştan kurtulmalıyız. Örneğin; 1996 yılında Japonya'nın Kobe kentindeki depremde de çok acılar yaşandı ama kimse çıkıp "kurtar bizi baba" diye çığlı klar içinde haykırmadı. Yaşanan acılar, büyük bir toplumsal dayanışma ile sarıldı. Can ver mal kayb ı olanlar gidip bir çı rpıda sigorta şirketlerinden zararlarını karşıladılar. Kimse aç ve açıkta kalmadı. Ben böyle bir anlayış ve toplumsal bilinçle her türlü felaketin üstesinden gelineceğine inanıyorum. Deprem, sel, fırtına gibi doğal afetler ile insanlar arasındaki ekonomik ve toplumsal i l i şkilerden kaynaklanan za rarl arın yerine konul ması ne yazık ki birey ve kurum olarak bizlerin parasal gücünü aşmaktadır. Öyleyse bu zararları kolayca tazmin edecek güçlü finansal kuruluşlara gereksinmemiz bulunmaktadı r. İşte bu finanspl kuru l uşlar da Sigorta ve Reasürans şirketlerid i r. Sigorta kurumlarının varlığından söz ettiğimiz zaman ortaya iki önemli kavram çıkmaktadır. Bu iki kavram hem çağdaş güvenlik sistemleri ile hem de sigortacıl ı k faaliyetleri ile birbirine çok benzemekte ve birbirini de tamamlamaktadır. Şimdi bu iki kavramı şöyle ifade edebiliriz. 1.Güvence 2. Güvenlik Sigorta şirketleri ihtiyacı olanlara belli bir prim karşıl ığında maruz kalabilecekleri risklere karşı teminat yani güvence verirler. Zaten sigortanın ortaya çıkış nedeni de kişi ve kuruluşların muhtemel risklere karşı kendilerini nasıl güvenceye alabilecekleri konusunda bir güvence sistemi arama ihtiyacıdır. Bi lindiği gibi insan doğduğu andan itibaren burada sayamayacağı mız kadar çok riskin yani tehli kenin altındad ı r. Bu tehlikeler, doğasal olaylardan kaynaklanabi leceği gibi insanların kendi araları ndaki sosyal ve ticari ilişkilerinden de kaynaklanabilir. Örneğin; Herhangi bir yere giderken herhangi bir ulaşım aracını kullanırız. Oraya ulaşana kadar geçen sürede bir çok doğasal ve insan ilişkilerinden/eylemlerinden kaynaklanan risklere maruz kalırız. Hayatın bir gerçeği olarak bu riskler, her an sürekli devam eder.... ----------~
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=