Yangın ve Güvenlik Dergisi 69. Sayı (Mart 2003)

News Zorunlu sigorta tartışma konusu oldu 17 Ağustos 1999'daki Marmara depreminin ardından gündeme gelen 'Zorunlu Deprem Sigortası'nın hedefine ulaşıp ulaşmadığı tartışı lıyor. Pülümür'deki deprem, Zorunlu Deprem Sigortası uygulamaları konusunda tereddütler yarattı 'Sistem değişmeli ' insan Yerleşimleri Derneği, Zorunlu Deprem Sigortası'nın (ZDS) eksikliklerini dile getiren bir basın açıklaması yaptı. Yapılması gerekenlere yönelik öneriler de içeren açı klamayı sunuyoruz: "Marmara depremi sonrasında uygulamaya konulan ve devletin olası hasarları teminat altına almasını sağlayan (ve hukuksal sorumluluğunun yerini alan) Zorunlu Deprem Sigortası işe yaramıyor. Bu uygulama yüzünden büyük bir mağduriyet oluşuyor. Evleri hasar gören insanların canı yanıyor. Bu yüzden siyasetçiler üzerinde büyük baskı var. Halk eski sisteme geri dönülmesini istiyor. Peki işi bilenler ne istiyor? Halka ne söylüyor? Hiçbir şey! Uzmanlar sigortanın amacının yalnızca hasarı karşılamak olmadığını iyi bilir. Bu yüzden sigorta sisteminin, devletin hak sahiplerine ödeme yapmasından daha iyi sonuç vereceğini söylerler. Peki neden susuyorlar? Neden her depremden sonra fırsat bu fırsat deyip 'aklına reklam yapmak gelen' DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) için bir şeyler söylemiyorlar? Eğer bu memlekette bu sigorta ile ~ ilgili insanlar, kurumlar 1 yoksa o zaman biz soralım: Bu sigortanın neresi zorunlu? Zorunlu ise, hasarın ve zararın teminat altına alınmaması dışında yaptırımı ne? insanlar bu sigortaya t.'L:,::.i>;ıı;t~ zorunlu olarak para ödeyeceklerini varsayarsak, o zaman bu sigortanın neresi sigorta? Uygulamanın bir özel sigorta uygulamasından eksiği var, fazlası yok. Afyon depremi ZDS uygulamasının yüzde onlar mertebesini aşamadığını göstermişti. Pülümür depremi ise, bu oranın iddia edildiği gibi zaman içinde yukarılara çıkamayacağını ve üstelik gelir düzeyi düşük, yoksul bölgelerde, hanelerde sigortalanma oranının çok altında olduğunu gösterdi. Devletin zaman geçirmeden bu hatalı ürünü ya geri almasını ya da insanlar daha fazla mağdur edilmeden bu uygulamanın düzeltmesini istiyoruz. Sigortacılar söylemeyecekse, biz söyleyelim: ônce can güvenliği gelir. Dolayısı ile DASK halka yapılarının depremde çökeceğini görüntüler eşliğinde söyleyeceğine hasarı karşılamaktan çok daha ucuz olan riski azaltmak için her gün ne yaptığını, hangi önlemlerin alınması için çalıştığını ve nasıl gelişmeler sağladığını anlatmalıdır ki bu sigortanın bir işe yarayacağına halk inansın. Sigorta sisteminin riske duyarlı hale gelmesi, riskin azaltılması için ne yaptığınızı bilmiyoruz. Sigortanın nasıl reasüre edildiği, toplanan primlerin bunun ne kadarını karşıladığı, maliyetinin ne olduğu, bu konuda neler öngörüldüğünü bilmiyoruz. Yeni inşaatların nasıl sigorta risk analizi sistemi içine gireceğini bilmiyoruz. ZDS'nin amaçları, hedeflerini, eylem planını, nasıl denetlendiğini, kısaca hiçbir şeyi bilmiyoruz. Bu nedenle ZDS ya iptal edilsin ya da daha fazla geç kalmadan hedefleribelliolan, birlikte kararlaştırılan, bir kamu işlevi olarak halkla paylaşılan ve doğru dürüst yönetilen bir sigorta sistemine geçilsin." 400 kayıp tablo için komisyon kuruldu Kültür eski Bakanı Hüseyin Çelik görev değişikliğinden önce, kültürel mirasa sahip çıkabilmek için yapılan çalışmaları anlattı. Çalışmalar kapsamında öncelikle bir sponsorluk yasası hazırlanıyor. Bu yasayla işadamları kültürel restorasyona özendirilecek. Ayrıca değeri trilyonları bulan 400 'kayıp' tablo için de yeni bir komisyon kuruldu. Sponsorluk Yasası Tarihi eserlerin bağlı olduğu birimlerle ilgili karışıklığı önlemek için yapılan çalışmayı Bakan Çelik şöyle anlatıyor: "Devletin yeniden yapılandırılması için altı bakandan oluşan bir komisyon kuruldu ve bir süredir çalı şıyor. Özel sektörü bu işin içine sokmak zorundayız. Bunun için de bir sponsorluk yasası hazırlıyoruz. iş adamlarına, bir binanın restorasyonunu ve bununla birlikte kültürel amaçlarla kullanım hakkİnı verceğiz. Böylece hem bina kurtulacak, hem de iş dünyası için bir prestij olacak. Yasa ile sponsorluğu cazip hale getireceğiz." Çelik kayıp tablolar ile ilgili şu noktalara değiniyor: "Kayıtlarda, bize ait 400 tablo büyükelçiliklere verilmiş görülüyor. Ama ortada yok bunlar. Şeker Ahmet Paşa'dan Ayvazovski'ye, Goya'dan Picasso'ya, Fikret Mualla'dan Bedri Rahmi'ye kadar pek çok önemli sanatçının tabloları var kayıplar arasında. Kültür Bakanlığı parasını ödeyip almış bu tabloları; Yangın ve Güvenlik III Sayı 69 Mart 2003 sonra 400 tanesi belli aralıklarla büyükelçiliklere verilmiş. Elçiliklere soruyoruz bu tabloların kendilerinde olmadığını söylüyor. Bunları araştırmak için kurulan komisyonlar ilginç bir şekilde dağıtılmış. Biz yen i bir komis- __j yon kurup tabloların peşine düşeceğiz. Çünkü bunlar kültürel varlığımız."

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=