Yangın ve Güvenlik Dergisi 68. Sayı (Ocak-Şubat 2003)

Agenda Afetlerin ülkemizde, yönetimsel açıdan, daha çok doğal afetlere, özellikle de bu afet grubu içinde yer alan deprem ve sel baskınlarına odaklanmış durumda olduğunun altını çizen Şener, hızla sanayileşen Türkiye'de planlı gelişmeyen kentlerin, pek çok yerel yöneticinin düşlerini zorlayabilecek afetlere sahne olabilecek durumda olduğunu söyledi. Şener ayrıca dünyada kabul gören acil durum yönetim an l ayı şının; müdahale, iyileştirme, hazırlık ve zarar azaltma çalışmalarının kesintisiz olarak, afetten afete, ardışı k olarak sürdüğü döngüsel bir yapı olduğunu vurguladı. Şener sözlerin i şöyle tamamladı: "Ne var ki Türkiye'de afet öncesinde hazırlanma ve zarar azaltma çalışmaları ve bunların planlamaları yapılmayarak genellikle zaman kaybedilmektedir. Sonuç olarak entegre acil durum planlaması ve yönetimi de tıpkı doğal afetlerde olduğu gibi yüksek yapılar kadar yer aldıkları kentler ya da kent parçaları içinde b ütünle ş ik olarak döngüsel bir yapıda d eğe rlendirilmeli ve önlemler süreklilik içinde değerlendirilmelidir." Dr. Sedat Özkul da, güvenlik sistemlerine entegre yaklaşımlar hakkında bilgi verdi. Özkul, afetlerden sonra yaşanan travmanın en aza indirilmesi için psikolog ve psikiyatristlerin devreye girmesi gerektiğini belirtti. Güvenliğin üç unsuru olduğunu, bunlardan ilkinin insan olduğunu söyleyen Özkul, felaketlerde, öncelikli olarak insanların kurtarılması gerektiğini, ardından verilerin, en son da değerli varlıkların kurtarılmasının doğru olacağını söyledi . Terörle ilgili zorunlu bir sigorta uygulamasının gerekliğini hatırlatan Özkul, Türkiye'de halen böyle bir uygulamanın olmadığının altını çizdi. Yüksek yapı larda güvenlik uygulamaları konusunu anlatan Orya! Ünver ise, öncelikle tespit edilen politikaya göre güvenlik organizasyonunun sağlanması gerektiğini vurguladı. Binaların karşı karşıya kaldığı tehditleri, yangın, su baskını, deprem, sabotaj, terörist faaliyetler, hırs ızlık, toplumsal olaylar olarak sıralayan Ünver, binalarda güvenlik ihtiyaçlarında, yer seçimi, ulaşım yolları, bina yapısı, binanın konumu, bina tasarımı, güvenlik sistemleri, güvenlik politikasının tesbiti gibi faktörlerin etkili olduğunu söyledi. Ünver konuşmasında ayrıca, deprem tedbirleri ve organizasyonu, terörizme karşı koruma planları, tahliye planları, ilk yardım ve kurtarma, yağmalama tedbirleri konularında bilgi verirken, 11 Eylül felakatiyle il iş kilendirerek güvenlik gerekliliklerini anlattı. Panelde son sözü olan Zeynep Fulya Koç, 11 Eylül felaketi deneyimlerini dinleyicilere aktardı. Koç, 11 Eylül olayı nın, yüksek yapılara sald ırı konusunda olaya bakış açısını çok daha dikkat edilmesi gereken bir noktaya taşıdığını ifade etti. 11 Eylül felaketinin ardından olay yerinde inceleme imkanı bulduğunu belirten Koç, ilk defa bu kadar büyük bir enkazın görüldüğü birfelaket olduğunu bel irtti. Yaşanan bu olayla birlikte yüksek yapı ve terörizm olgusunun yeniden gözden geçi rildiğini belirten Koç, olaydan sonra yeni yaklaşımların doğduğunu söyledi. Felaketin ardından en büyük sorunun enkaz kaldırma sırasında yaşandığını belirten Koç, çelik yapı enkazı ile betonarme enkazın birbirinden çok farklı olduğunun altını çizdi. Koç: "Çelik enkazı betonarmeye hiç benzemiyor, öncelikli sorun enkaz kaldırmada. Kul lanılan vinçlerin oturma alanı yok. Eriyerek birbirne geçmiş çelik yığınını kaldırmak gerçekten zor. Sonrasında ise enkazın nerede, toplanacağı sorun oldu" dedi. Olayın psikolojik boyutunun önemine de dikkat çeken Koç, böyle bir saldırıdan sonra insanların bu tür sald ırılarda binayı derhal boşaltmak için mevcut tahliye sistemlerinde değişikliklerin tartışılması gerektiğini söyledi. 0 Yangın ve Güvenlik m Sayı 68 Ocak-Şubat 2003 ----------------

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=