48 YANGIN VE GÜVENLİK • EYLÜL - EKİM / 2025 kamusal güvenlik açısından ciddi bir eksikliktir. Yangın sistemlerinde sismik bütünlüğe değinilmemesi, afet senaryolarına hazırlıksızlık anlamına gelir ve bu kabul edilemez bir ihmaldir. Eleştirel incelememi sismik koruma bağlamında şu açılardan yapılandırdım: 1. Deprem Gerçeği Göz Ardı Edilemezken Yangın Sistemleri Nasıl Ayrı Düşünülebilir? Özellikle AVM, otel, hastane gibi kamuya açık binalarda, yangın tesisatlarının deprem etkisi altında da çalışabilir durumda kalması, yangın güvenliğinin asli bir parçasıdır. Bu tür yapılar, genellikle yüksek insan yoğunluğuna sahiptir ve deprem sonrası çıkan yangınlar, doğrudan can kaybına neden olabilmektedir. Ne var ki, makalede; • Yangın tesisatlarında deprem etkilerine karşı yapısal dayanımın sağlanması gerektiği, • Sismik askılama, rijit destekler ve genleşme elemanlarıyla sistemlerin korunması, • Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018), NFPA 13 ve ASCE 7 gibi standartlara atıf, gibi konulara hiç değinilmemiştir. Bu, yangın güvenliği gibi kapsamlı bir alanda büyük bir eksikliktir. Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunan, deprem riski yüksek bir ülkedir. Bir deprem anında: • Sprinkler boruları kopabilir, • Yangın pompaları devre dışı kalabilir, • Duman tahliye fanları ve elektrikli söndürme sistemleri çalışmayabilir. Bu durumlar, deprem sonrası çıkabilecek yangınlara müdahaleyi tamamen imkânsız hale getirir. Makaledeki en büyük eksiklik: Yangın sistemlerinin yalnızca normal çalışma koşullarında değil, deprem gibi olağanüstü durumlarda da çalışabilir olması gerektiğine hiç değinilmemiştir. 2. TBDY 2018 ve Diğer Mevzuatlara Aykırı Bir Yaklaşım Teknik makalede, teknik mevzuata sıkça atıf yapılmasına rağmen, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018) Bölüm 6’ya hiç değinilmemiştir. Benzer şekilde: • Makine Tesisat Genel Tasarım Teknik Şartnamesi, • Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, yangın sistemlerinde sismik korumanın yapılmasını zorunlu kılar. Eleştiri: Bu ölçekte bir makalede ilgili zorunlulukların göz ardı edilmesi sadece farkındalık eksikliği değil; aynı zamanda meslekî yükümlülüklerin yerine getirilmemesidir. 3. Disiplinler arası Kopukluk Sorununu Pekiştiriyor Teknik makale, yangın danışmanlığı pratiğini yalnızca “algılama, sprink yerleşimi ve su ihtiyacı” gibi unsurlarla sınırlandırmakta, yangın sistemlerinin yapısal güvenliği ve mekanik dayanımı gibi alanlarla hiçbir ilişki kurmamaktadır. Oysa çağdaş mühendislik yaklaşımı gereği, yangın sistemleri – taşıyıcı sistem – mekanik tesisat – elektrik altyapı bir bütün olarak tasarlanmalı ve korunmalıdır. Makalede bu bütünlük tamamen eksiktir. Günümüzde kabul gören mühendislik yaklaşımı, risklerin birbirinden ayrılamayacağını söyler. Deprem kaynaklı yangınlar, özellikle aşağıdaki nedenlerle yüksek risk taşır: • Elektrik kısa devresi, gaz borularının kopması, yakıt sızıntısı, • Acil çıkışların kapanması, yangın pompalarının çalışmaması, • Sprinkler borularının kırılması, duman tahliye sistemlerinin devre dışı kalması. Dolayısıyla yangın güvenliği, yalnızca bir sistem tasarımı değil, aynı zamanda sismik dayanım ve sistem sürekliliği açısından değerlendirilmelidir. 4. Uygulayıcı Rehberlik ve Farkındalık Açısından Zayıf Teknik makale, sahada görev yapan mühendisler, tasarımcılar ve uygulayıcılar için önemli bir bilgi kaynağı ve farkındalık oluşturma potansiyeli taşımaktadır. Ancak, böylesine etkili bir çalışmada “sismik koruma” gibi hayati bir konunun tamamen dışarıda bırakılmış olması, okuyucularda yanlış bir teknik öncelik algısına neden olmaktadır. Bu eksiklik, yangın güvenliğini yalnızca normal çalışma koşullarıyla sınırlı bir bakış açısına indirgerken, afet anlarında sistemin çalışabilirliğini göz ardı eden tehlikeli bir yaklaşımı da beraberinde getirir. Oysa bir teknik makalenin amacı sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda risk farkındalığı yaratmak ve ilgili tüm disiplinlere doğru mühendislik önceliklerini göstermek olmalıdır. Bu bağlamda sismik MAKALE
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=