Yangın ve Güvenlik Dergisi 216. Sayı (Temmuz-Ağustos 2020)
yanginguvenlik.com.tr 6 Yangın ve Güvenlik / Temmuz-Ağustos 2020 ANILARDAN Prof. Dr. Abdurrahman KILIÇ BIR HANI NASIL YAKTIM? Y asak savmak için yapılan, kural- lara uygun olarak oluşturulma- yan yangın söndürme tesisat- ları, hiç yapılmamasından daha fazla zarara sebep olabilmektedir. Ülkemizde var olduğu belirtilen birçok yangın korunum tesisatı, sadece görünürde var olup, gerçek anlamda standartlara uygun olarak yapılan ve istenilen görevi yerine getirebilecek durumda olanların sayısından ne yazık ki fazla değildir. Bir akşam Eminönü bölgesinden bir yangın haberi geldi. 22 Eylül 1993 günü, saat 21:00 civarlarındaydı. Eminönü bölgesinde gece saatlerinde kalan insan sayısı az olduğundan, binaların iç kısımlarındaki yangınların fark edil- mesi zaman almakta, yangın büyüyerek dışarıdan görülür hale geldikten sonra, bekçi veya polisler tarafından itfai- yeye haber verilmektedir. Olay günü, itfaiye olay yerine ulaştığında, etrafı yüksek hanlarla çevrili olan Sabuncu Han'ın tamamının alevler içinde olduğu görüldü. Söndürme çalışmalarına ve bitişik hanların korunması yönünde çalışmalara başlandı. Sabuncu Han, etrafı yüksek hanlarla çevrili bir ada içinde bulunmaktaydı ve bekçisi yoktu. Muhtemelen işyerleri kapatıldıktan hemen sonra, hanın iç kısmında yanma başlamış, civarda kimse olmadığı için görülememiş ve yangın bir saat devam ettikten sonra çatıya ulaşınca, karşıda bulunan Çarşılı Gürün Han'ın bekçileri yangını görmüş, telefon bulunmadığı için karakola yürüyerek gitmişler ve polise haber vermişler. Polis itfaiyeye haber verinceye kadar yangın yandaki hanlara sirayet etmiş. Olay yerine ulaştığımda, yangın Çarşılı Gürün Han'a henüz geçmemişti. Bence ülkemizin en değerli itfaiyecile- rinden olan o tarihteki yardımcım Meh- met Sümeli ile birlikte hanın içine gir- dik, üst kata kadar çıktık; handa yangın yoktu. Çarşılı Gürün Han'ın, Sabuncu Han’ın olduğu avluya bakan küçük bir penceresi bulunuyordu ve pencere cam bölme içinde sentetik ipliklerle dolu bir depoya açılmıştı. Pencereden depoya yangın her an geçebilirdi. Mehmet Bey ile etrafa bakarken, deponun hemen yanında bir yangın dolabı olduğunu gördük. İlk aklımıza gelen, yangın dolabı ile deponun içini ıslatmak ve yangının Çarşılı Gürün Hana geçişini engellemek oldu. Mehmet Beye ses- lenerek “Hemen hotumu ser, yangın dolabını aç” dedim ve ben müdahale etmek için deponun cam kapısını kır- maya başladım. Cam kapıyı kırdığımda hava sirkülasyonu arttı. Mehmet Beye hortumu çabuk getirmesi için seslen- dim. Bir taraftan “Çabuk çabuk” diye bağırıyordum. Mehmet Bey “dolabın içi boş vana yok” dedi. Olacak şey değildi, yangın dolabı kapağı vardı ama içinde bir şey yoktu. Depoda yangın başlamak üzereydi. İtfaiye ekipleri diğer hanların içerisindeydi. Hemen grup amirlerini telsizle arayarak Çarşılı Gürün Han'a bir kol çıkarmalarını istedim. Depo tutuşmaya başladı. Yapacağımız hiçbir şey yoktu. Aşağı indik. İtfaiye ekipleri gelinceye kadar hanın tamamı dumanla doldu ve yangın büyüdü. Yangın sön- dürüldü ama han enkaza dönüştü. Hanın yanmasına, yangın dolabının bir boruya bile bağlantı yapılmadan, yasak savmak için duvara tutturulmuş olması neden olmuştu. Yangın dola- bını görmeseydik kapıyı kırmayacaktık. Kapıyı kırmadan itfaiyeyi çağırsaydık yangın genişlemeyecekti. Yangın dola- bının bağlantısı olsaydı, yangın başla- madan önlenecekti ve han yanmaya- caktı. Olaydan sonra hataları bulmak ve öğüt vermek teorik olarak çok kolay- dır. “Önce yangın dolabını kontrol edip sonra kapıyı kırmak gerekirdi. Kapı kırıl- dığı için taze hava nedeniyle tutuşma hızlandı, kapı kırılmasaydı yangın daha geç başlardı” diye yorum yapılabilir. Fakat yangın anında, uzun bir süre düşünmek için zamanınız yoktur. Yan taraftaki binalarda alevler metrelerce yükselirken ve bir an önce kontrol altına almak için çaba sarf ederken, yangın dolabının duvara boş olarak tutturuldu- ğunu düşünmek kolay olmuyor. Başka bir yangında hortum dolabı bir boruya bağlanmıştı; ama boruya bağlanan yangın dolaplarında su olma- dığını, su olan yangın dolaplarında ise su basıncının ve debisinin çok yetersiz olduğunu çok gördüm. Bir tesisatın var olmasından daha da önemlisi, uygun tasarlanması ve uygun yapılmasıdır. Uygun olmayan bir tesisatın olması, gereksiz güven oluşturmaktadır. Halkın eğitilmesi ve denetimlerin yapılması şart. n
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=