Yangın ve Güvenlik Dergisi 197. Sayı (Mart 2018)

32 Yangın ve Güvenlik / Mart 2018 yanginguvenlik.com.tr depremler başlatmayan kırıklar yaratır ancak kırık akması ya da kırık kayması olarak adlandırılan yenilenen minör hareket- lere yol açar, bu ise gözlemlenmeyecek kadar çok küçük mikro depremlere neden olabilir. Depremin titreşimlerinin ve takiben bir bölgedemeydana gelen yıkımın büyüklüğü bir şekilde zemin özelliklerine bağlıdır. En yüksek şekilde etkilenecek bölgeler yoğun nüfusa sahip yapıların böyle sıra dışı titremeye karşı sağlam kalacak şekilde düzenlenmediği kentsel bölgelerdir. Bu odak noktalarında karışıklık yapan dalgalar yapılarda yıkıcı titreşimler yaratabilir ve su ve gaz hatlarını kırabilir, bir yere sıkıştırılamayan kontrol edilmesi zor yangınları başlatabilir [1]. Sismik bir sarsıntı sırasında hasar ve ölüm nedenleri genellikle yıkılan yapılar ve kırılan cisimlerdir. Kaya yataklarına yapılmış esnek yapılar metodik olarak gevşek toprak üzerine yapılmış sert ve bükülmez yapılara nazaran sarsıntı yıkımlarına karşı daha dayanıklıdır. Belirli bölgelerde sismik bir sarsıntı çamur kaymaları meydana getirebilir, bunlar dağların yamaçlarından aşağı kayar ve altındaki yapıları kaplayabilir. Suyun altında meydana gelen bir sarsıntı bir met cezir dalgası (tsunami) meydana getirebilir. Depremin merkez üssünden dışarı doğru çoğalarak zarar verici dalgalar yayılır ve deniz kıyısındaki bölgelere zarar verebilir. Nepal’de meydana gelen Richter ölçeğine göre 7,8 şiddetinde olan son deprem [16] 8 binden fazla insanın hayatına mal oldu ve mülklerinde büyük yıkım getirdi. Bu yıkıcı depremin artçı bir etkisi olan Everest dağındaki çığ [18] çevrede, Everest dağının yüksekliğini 1 inch kısaltmak dâhil olmak üzere bazı değişikliklere neden oldu. Birçok deprem önceden tahmin edilemediği için depremlerin zamanı ve yeri tamolarak tahmin edilemez. Ancak insanların emniyet talimatlarıyla, koruyucu önlemlerle ve onları güvenli bir alana yönlendirecek önemli bilgilerle bilgilendirildiği bir alarm sistemi ihtimali olabilir. Buna ek olarak cana ve mala gelecek zararı önlemek için depremden önce emniyet önlemleri alınabilir. Bumakaledeki Bölüm 2 ve 3’de afet yönetiminde Bilgi ve Haberleşme Teknolojilerinin rolünün ve Bölüm4’de Kablosuz Sensör Ağları uygulamalarının üzerinde duracak, Bölüm 5’de deprem habercileri incelenecek, Erken Uyarı Sistemleri için önerdiğimiz Kablosuz Sensör Ağları ve Bilgi ve Haberleşme Teknolojileri uygulamaları ayrıntılarıyla açıklanacaktır. 2. BILGI VE HABERLEŞME TEKNOLOJILERININ AFET YÖNETIMINDEKI ROLÜ Bilgi ve Haberleşme Teknolojilerinin afet yönetimindeki rolü tüm toplumsal afetler içine kurtarma, çıkarma ve resto- rasyon çalışmalarının yapılmasında fevkalade yararlı olarak kanıtlanmıştır. Yaygın olarak Bilgi ve Haberleşme Teknolojileri risk alanlarını, sorumlulukları ve olası etkilenen popülasyonu GPS (Global Konumlama Sistemi), EWS (Erken Uyarı Sis- temleri) ve GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) gibi Bilgi ve Haber- leşme Teknolojileri uygulamaları vasıtasıyla vurgulayabilir [3]. NASA’daki araştırma ekibi büyük depremleri tahmin etmek ve sonucunda oluşacak tsunaminin büyüklüğünü değerlendirmek için bir tsunami önceden haber verme prototipin elemanlarını oluşturmada başarılı oldu [17]. Japonya’da Erken Haberleşme Sistemi [20] 2004 yılında test edildi ve 2007 yılında tam çalışır durumdaydı. Bu güne kadar çok sayıda olayda kullanıldı ve teknik ve operasyonel olarak geliştirildi. Bilgi ve Haberleşme Teknolojileriyle etkinleştirilmiş sistemler ve mekanizmalar afet senaryolarındaki zamana uygun güncellemelerin yayımlan- masına yardımcı olurlar. Bilgi ve Haberleşme Teknolojileri afet zamanlarında kurtarma çalışmalarının başlaması ve koruyucu önlemleri halka iletmesi için bir platformdur. 3. KABLOSUZ SENSÖR AĞI VE UYGULAMALARI Kablosuz Sensör Ağı bir grup üç boyutlu uzaysal olarak dağıtılmış ve düzenli olarak mesafeyi algılayan ve fiziksel veya çevresel koşulları izlemek için bu bilgileri ağ üzerinden aktaran otonom çalışan sensörleri belirtir. Ağ sensörü yapısı görenlerce gerçek düzenlemesi gelecek yıllarda pek çok kulanım için denenecek çok önemli bir buluş olarak görülmesi bir devlet sırrı değildir. Tipik kullanım alanları içine, sadece bununla sınırlı olmamakla beraber, bilgi toplamak, izlemek, keşif yapmak, tedavi edici uzaktan ölçüm yapmak dâhildir. Algılamanın dışında Kablosuz Sensör Ağları uygun bilgilerin üretildiği yerlere veya objelerin üzerine koyulmuş sensörler- den toplanan bilgileri kontrol eder ve özelliklerine göre ayırır, bu sonuç daha sonra verilerin toplandığı ve ileri araştırmalar için analiz edildiği temel istasyonlara aktarılır [4]. Şekil 1. (a) Şili’de meydana gelen 8,8 şiddetinde depremle tetiklenen toprak yer değiştirmeler NASA’nın Global Fark GPS’i (NASA’s Global Differential GPS (GDGPS) ile gerçek zamanlı olarak Santiago Şili’de 27 Şubat 2010’da ölçülmüştür; (b) Tsunami kaynak enerjisi ve tsunami önceden haber verme modeli sahil kesimlerinden toplanan GPS verileriyle hesaplanmıştır. (c) Jason-1 NASA/Fransız Uzay Ajansı ve Okyanus Yüzeyi Topografisi görevi/Jason-2 uyduları GPS esaslı model tahmini vasıtasıyla tsunami büyüklüğü tahminini onaylamak için kullanılmıştır. Görüntülerin kaynağı: NASA/JPL-Caltech [17]. (b) GPS-Önceden Tahmin Edilen Tsunami (27 Şubat) (a) Gerçek Zamnlı GPS (Santiago) (c) Uydu ve Model Sapma (cm) Zaman (sn) Enlem ÖngörülenGPSmodeli Jason1ve2ölçülen KAPAK KONUSU / MAKALE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=